FİBROMİYALJİ BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

FİBROMİYALJİ NEDİR?
Fibromiyalji, kas-iskelet sisteminde meydana gelen bir hastalıktır. Latince’de fibro- fibröz doku, Yunancada myo- kas, Yunancada algos- ağrı anlamına gelir.Özellikle sırt, boyun, omuzlar ve kalçalarda belirgin olmak üzere yaygın kas-eklem ağrısı, yorgunluk, sabah tutukluğu gibi problemler ile ortaya çıkmaktadır.Sebebi belli olmayan yaygın vücut ağrısı, belirli anatomik bölgelerde hassas noktalar,azalmış ağrı eşiği, uyku bozuklukları,yorgunluk,psikolojik yakınmalarile birlikte görülen kronik eklem dışı kas iskelet sistemi hastalığıdır.
EPİDEMİYOLOJİ
FMS nin görülme sıklığı Amerika ve Avrupa da %2-3 arasındadır.Türkiye de ise 20-64 yaş arası kadınlarda bu oran %3.6 olarak görülmüştür.FMS, bel ağrısı ve osteoartritten sonra en sık görülen kas iskelet sistemi hastalığıdır.Kadınlarda erkeklere oranla 2 kat fazla görülür.Yaşla birlikte görülme oranının arttığı ve 55-64 yaşları arasında en yüksek seviyeye ulaştığı belirtilmiştir.Yalnızca yetişkinlerde değil , çocuklarda ve gençlerde de görülebilmektedir.
FİBROMİYALJİ BELİRTİLERİ
Fibromiyalji belirtilerine bakıldığında tanıyı iyi yapmak gerekmektedir. Genelde bu hastalığa yakalananlar ağrılarının vücudun bir yerinden başlayıp yayıldığını söylemektedir. Bu ağrılar genellikle yanıcı, sızlayıcı ağrılardır. Uyku bozukluğu da hastalığın belirtilerinden biridir. Düzensiz uykudan dolayı bireyin duygu durumunda değişimler yaşanabilmektedir. Bunların yanı sıra dengesizlik hissi, karın ağrısı ve tuvalete çıkma alışkanlıklarında değişiklik gibi belirtiler de hastalarda görülebilir.Hastalarda bu belirtilerin tamamı bir anda görülmeyebilir veya belirtiler kişiden kişiye değişebilir. Ancak büyük çoğunlukta asıl belirti ağrıdır.
FİBROMİYALJİ TEDAVİ
Fibromiyalji Sendromlu hastaların tedavileri bir multidisipliner bir çalışma gerektirir. Bu ekipte fizik tedavi uzmanı, fizyoterapist ve psikolog yer almalıdır. FMS için belirgin olan tek bir neden henüz kanıtlanamadığından tedavisi de farklı mekanizmalar ve şikayetler üzerinden şekillenmiştir. Hastalığın hem ilaç hem de ilaç dışı tedavi yöntemleri vardır ve genellikle önerilen her ikisinin birlikte olmasıdır. Dünyanın farklı yerlerinde tedavi için pek çok yol gösterici seçenekler geliştirilmiştir ve bu rehberlere göre farklı seyir ve şiddetteki hastalıklar için farklı tedavi seçenekleri önerilmektedir fakat hepsinde ortak nokta, ilaçlar ve ilaç dışı tedavilerin birlikte kullanımıdır.
İlaç dışı tedaviler:
Eğitim:
FMS eğitimde amaç hastanın kendini kontrol ve kendine yetebilme-kendini anlayabilme yeteneğini geliştirerek semptom dalgalanmaları ile başa çıkabilecek hasta bilincini geliştirmek; engellenmişlik ve acizlik hissi gibi olumsuz düşünceleri pozitif hislere dönüştürebilmektir. Öz-yönetimin geliştirilmesiyle hasta şikayetlerde pozitif değişiklik kazanacak aktivite sorumluluğunu üstlenir ve problem çözme becerilerini geliştirir. Hastanın seçimlerini, davranışlarını ve hastalığa karşı direncini güçlü şekilde etkileyen öz-yeterlilikse hastanın emosyonel davrranışını kontrol edip spesifik davranışlar sergileyerek ya da düşünce şeklini değiştirerek şikayetlerinin şiddetini azaltabilmesidir.
Öz-yeterliliği fazla olan hastalar rehabilitasyon programlarından daha fazla yarar görmektedirler.
Bilmeliyiz ki FMS; yaşamı tehdit eden, ilerleyici, eklemlerde harabiyetlere ve engelliliğe neden olan bir hastalık değildir. Yaşam süresini kısaltmaz. Düzenli egzersizler yapılırsa ve gerektiği zaman ilaçlar kullanılırsa devamlı ağrılı olmak zorunda değildir. Hastalık kontrol edilebilir bir hastalıktır ancak tamamen ortadan kaldırılamamaktadır.
Egzersiz:
Hareketli kalmak sağlıklı olmanın temel faktörüdür. FMS olan hastalar tarafından sıklıkla söylenilen bazı cümleler şöyledir; “Egzersiz yapamayacak kadar yorgunum ,egzersiz yapmak ağrılarımı arttırıyor,bir gün egzersiz yapsam üç gün her yerim ağrıyor”. Bir süre ağrı çeken ve bir anda yoğun egzersiz yapmaya başlayan herkes için bu cümleler doğru olabilir. Fakat FMS’de en önemli tedavilerden birisi hareketli olmak ve düzenli egzersiz yapmaktır.
Egzersize yavaş yavaş başlanmalıdır. Öncelikle yürüyüş, bisiklete binmek,pilates veya yüzmek ağrıların azalmasına fayda sağlayabilir. Daha sonra esneklik egzersizleri ve düşük ağırlıklarla güçlendirme egzersizlerine geçilir.Yapılan çalışmalarda 8 hafta aerobik egzersizin ağrı kontrolunda dirençli egzersizlerden daha üstün olduğu ifade edilmektedir. En az 20 dakika/gün, 2-3 kez/hafta yapılan aerobik egzersiz (yürüme, yüzme, hafif tempolu koşu gibi) ise, yaklaşık 3 hafta içinde yaşam kalitesini arttırmakta, ağrı ve hassasiyeti azaltmaktadır. Yapılan bir diğer çalışmada ise, haftada 3 gün 50 dakika, 12 hafta boyunca yüzmenin de ağrı ve yaşam kalitesinde yürüme kadar etkili olduğu gösterilmiştir.