Almanya’dan Mektup Var !

Bir Sağlıkçının Hayret Verici Öyküsü

Nice insanlar vardır, öyle güzel yaşamışlardır ki tamamen filmlere konu olacak cinsten. Bazı büyükler de vardır ki diğer büyüklere nisbeten daha büyüklerdir. Ve bazı türküler vardır son mısrasını söyleseler de yarım kalmıştır.

Giz perdesi aralanmamış bir büyüğümüzün hayat hikayesini okuduktan sonra sizlerle de paylaşamadan edemedim. Kendisini tamamen hak yoluna adamış, hakkın hakikatin bayrağını dalgalandırmış, bir şehrin tek doktoru tek sağlıkçısı olarak yıllarca hizmet vermiş biri; Cercis Elmas.

Cercis Elmas’ı anlamak için onun insanlara baktığı gözle bakmak gerekir. Tek amacı insanlığa hizmet olan ama kendini bilmezler yüzünden kaybettiğimiz bu büyük Zat’ı anarken duygulanmamak elde değil. Şimdi sizleri oğlu Şefik Elmas beyefendinin dilinden babası Cercis Elmas’ı anlatan yazısıyla baş başa bırakıyorum;

”Cercis Elmas,01.01 1929 yılında Adıyaman’da  halkın deyimi ile Gavur Mahallesinde doğdu. Askere gitmeden evlendi, askerliğini sıhhıye olarak yaptı. Sonrasında  Adıyaman Devlet Hastanesi’nde göreve başladı. Görevi  gereği her eve girdi çıktı, evinin kapısı hiç bir zaman kapanmadı. İğne vurmadığı pansuman yapmadığı kişi kalmadı. 365 günün her saatinde hastasına koştu görev aşkı her şeyin üzerindeydi onun için yorulmadı.

”Baba yoruluyorsun dolaşmaktan, sana bisiklet alalım gideceğin yerlere rahat gidersin” dediğimizde, ”Spor yapmış oluyorum” derdi. Ona iğneci Cercis derlerdi, pansumancı Cercis derlerdi, doktor Cercis ve de Gavur Cercis….

Yaptığı görevde hastalarından hiçbir maddi beklentisi olmadı. Hastalarıyla güzel diyaloğu vardı. Bir gün bir hastası geldi yine evimize, yoktu babam, hava kararmıştı, iğne yaptıracaktı hasta yanında ilaçta yoktu babamın. ”Enjektöre evinizin musluğundan su çek iğnemi yap o bile iyi gelir” demişti.

Çok iç içeydik Adıyaman halkıyla. Ailemize hep değer verilmiş, ayrı tutulmuştuk, sevmiş saymışlardı.1974 Kıbrıs Savaşı’ndan sonra bir takım haddini bilmezler mahallemizi basmış, askerler bizi korumaya almışlardı ancak bizim aileye dokunulmamış ayrı tutulmuş bir fıske vurulmamıştık. Bu ayrıcalığın babamdan kaynaklandığını biliyorduk..

Cercis’in çocukları olarak sosyaldik, sosyal faaliyetler içindeydik. Halk oyunları oynardık. Biri kız dört kardeş uzun yıllar oynadığımız oyunlarla Adıyaman Folklörü’nün bir yere gelmesinde katkımız oldu. Erken gittiler abimle ablam yurt dışına biz kalmıştık. Unutamadığımız anlarımız oldu, unutamadığımız arkadaşlarımız halen görüştüğümüz kardeş gibi sarıldığımız  dostlarımız oldu. Zaman zaman gereksiz dedikodulara maruz kaldık. Yurt içi,yurt dışı, festivaller, gösteriler, dostluklar arkadaşlıklar oldu.

Çoğu eve uğradığı gibi 12 eylül 1980 bizim eve de uğradı. Dr Nevzat Binzet ile babamı da aldılar. Pirin Palas’a. 45 gün kaldı babam, sonra kusura bakmayın suçu yokmuş diyerek salıverdiler.

Doğmuş olduğumuz kokusunu hala ciğerimizde hissettiğimiz bu topraklardan kopuş sürecimiz başladı.1985 yılına kadar İstanbul’da kaldık aynı yıl unutamadığımız abimizin acı kaybı. 1 nisan 1999’da Cercis Elmas vefat etti. Rahmetli doğduğu topraklarda ölmedi halkına vatanına Adıyaman’ına uzak gözleri açık hakkın rahmetine kavuştu vatan özlemiyle Adıyaman özlemiyle gözleri açık ölmüştü.

Yıllar sonra Adıyaman ziyaretimde çok sevdiğim dostum Fikret Avni Yılmaz’ın anlattıkları  beynime çakılmış, unutamamıştım şöyle diyordu sevgili arkadaşım; ”Sizlere çok kötü şeyler yaptık, azınlıktınız karşı koymadınız sizleri incittik yanlış yaptık” devam ediyordu; ”Sanırım Allah yaptıklarımızdan sonra bizleri cezalandırdı. Siz gidip kurtuldunuz biz azınlık olduk..Çarşıdan eve gidene kadar selam vermekten yorulurduk şimdi selam verecek birilerini arıyoruz”

Her şeye rağmen acısıyla tatlısıyla güzeldi o günler. Bizlere gavur mahallemize gavur mahallesi denilse de  Adıyaman insanı hoştu güzeldi unutulmazdı

Musalla mahallesinde oynadığım günler kaleyi okul günlerini, havasını, suyunu, çarşısını,  yeşil bahçelerini, üzüm bağlarını, develerini nasıl unutabilirdik ki?

Her mahalle ayrı bir mozaikti ve ne yazık ki kayboldu, birer birer yıktık, çok büyük değerler kaybettik, doğduğumuz toprakları kaybettik.

Ben Cercis Elmas’ın küçük oğlu Şefik Elmas,dilimin döndüğü,elimin elverdiğince bir şeyler karalamaya çalıştım duygulandım gözlerim doldu ağlamaklı oldum…”

Büyük usta Cercis Elmas’a Hak’tan rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun.

Bu gönderiyi değerlendir

“Almanya’dan Mektup Var !” üzerine 12 yorum

  1. Makaleyi sonuna kadar okudum gerçekten hoş bir yazı olmuş ve öyküleyici yazım ile sıkılmadan okudum.Herkese de okuması için sosyal medya hesaplarım dan önerdim.

    Yanıtla
  2. Memleketimin,degerli insani ,DR Gökhan Güler…Bu güzel yazi ve öyküyü ,burada ,bizlere sundugun icin cok tesekkürler..Emegine,yüregine ve yüce gönlüne saglik…Babacigim’da nurlar icinde uyusun….

    Yanıtla
  3. Buradan , tüm dostlara arkadaşlara yorumlarından ötürü teşekürlerimi iletiyorum. Özellikle Gökhan kardeşime emeklerinden ve bu paylaşıma değer kattığı için sevgilerimi selamlarımı ve de teşekkürlerimi sunuyorum. Şefik Elmas

    Yanıtla
    • Değerli abim güzel yorumun ve güzel düşüncelerin için çok teşekkür ederim. Cercis üstadı anmamak olmazdı. Sizinde emeklerinize, yüreklerinize sağlık. Saygılarımla…

      Yanıtla
  4. Sayın Dr. Gökhan Güler paylaşım da bulunduğunuz bu yazı memleketimizin namı değer tek sağlık memuru olan iğneci Cercis amcayı memleketine yaptığı görev aşkını anlatmakla bitmez. Kişiliği dürüstlüğü güven duygusunu aşılamış memleket insanına unutulmayacak anılar özlemler bırakmış,adın’dan yıllar geçmiş olmasına rağmen nağmeler de adı geçmiş değerli bir büyüğümüzdür,nurlar içinde yatsın.

    Yanıtla
Yorum yapın