Anne Sütünün Önemi

29.04.2019
A+
A-
Anne Sütünün Önemi

Anne sütünün önemi her geçen gün farklı araştırmalarla beraber ispatlanmaktadır. Miadında (gebeliğin 38 ile 42. haftalar arasında bebeğin doğumuyla sonuçlanması, daha kolay bir deyişle bebeğinizin beklenen normal zamanda doğması) sağlıklı doğan bir yenidoğan anne sütü almaya ve sindirmeye hazır olarak dünyaya gelir. Bu dönemde bebekler sadece anne sütü ile beslenmelidir. Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) bebeklerin doğumdan hemen sonra anne sütü ile beslenmeye başlamasını, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesini, 6. aydan sonra ek besinlere geçişi ve 2 yaşa kadar anne sütü ile beslenmenin sürdürülmesini önermektedir. DSÖ’nün çerçevesini çizdiği ‘’Herkese Sağlık Hedef ve Stratejileri’’ doğrultusunda 21. Yüzyıl için sağlık politikasını belirlemiştir. Bu çerçevede emzirmeyle ilgili hedef olarak ilk 6 ay tek başına anne sütü alan çocuk oranını yükseltmeyi hedeflemiştir.

Anne sütü;  yenidoğanda sağlığın geliştirilmesi ve korunması, yeterli ve dengeli beslenmesinin sağlanması, sağlıklı büyüme ve gelişmenin sürdürülmesi, bağışıklık sisteminin korunması ve geliştirilmesi için gerekli olan tüm sıvı enerji ve besin ögelerini içeren, biyo-yararlılığı yüksek, sindirimi kolay bir besindir. Yenidoğan için eşsiz bir besin olan anne sütü, büyüme-gelişmenin en hızlı olduğu bu dönemde hem anneye hem de bebeğe sayısız faydalar sağlar.

ANNE SÜTÜNÜN İÇERİĞİ VE SÜTÜN OLUŞUMU

Annenin vücudu, gebelik süresince hormonlar tarafından anne sütünün oluşumu için hazırlanır. Anne sütünün oluşumundan sorumlu ilk hormon ‘’prolaktin’’ hormonudur. Beyindeki ön hipofiz bezi tarafından üretilir. Ancak prolaktin, gebelik boyunca halk arasında bebeğin eşi de denilen plasentenın ürettiği östrojen ve progesteron hormonlarının baskısıyla üretimi engellenir. Doğumda plasentanın da anneden ayrılmasıyla birlikte östrojen ve progesteronun kandaki seviyeleri hızlı bir şekilde düşer ve prolaktinin düzeyi artar. Yani anne vücudunda, sözü geçen prolaktin hormonu olur onun dedikleri olmaya başlar. Prolaktin, süt üretimini başlatır ve üretimin sürdürülmesini sağlar. Süt yapımını, emzirme sıklığı ve sütün boşaltılması etkiler. Bu nedenle doğumdan hemen sonra emzirmeye başlanması sütün yapımı ve devamı için oldukça önemlidir. Bebek ne kadar sık ve uzun emerse üretilen prolaktin salınımına doğru orantılı olarak süt miktarı da o kadar fazla olur. Sütün çoğu da zaten emme sırasında yapılır. Az kısmı da beslenme aralarında üretilir. Memelerinde az süt depolanan annelerin bebeğinin gereksinimini karşılamak için sık emzirmesi gerekir. Fazla süt depolananlarında beslenme araları daha uzun olabilir. Ancak asıl istenen belirli aralıklarla değil bebeğin istedikçe emzirilmesidir. Bebeğin gece emzirilmesi de annenin prolaktin düzeyini yükseltip süt yapımını artırmaya olumlu etkisi bilinmektedir. Süt memelerde 48 saat süreyle depolanır, memeler boşaltılmazsa süt üretimi yavaşlar. Büyüme hormonu, insülin, kortizol, ve tirottiropin salgılatan hormonlar da süt yapımına katkıda bulunur. Süt salınımının devamı, emmenin devam etmesiyle refleks olarak arka hipofizden salgılanan oksitosin hormonu ile olur. Oksitosin hormonu sütün atılımından sorumludur bu reflekste daha çok bebek emerken olur. Yani bebeğinizi emzirmek oksitosin salınımını uyaran bir durumdur. Bebeğinizi emzirmek emzirirken süt depoları boşaltıp prolaktinle tekrar dolmasına yardımcı olur. Bebeğinizin tam ve kaliteli doyması onu çok emzirmenize bağlı sütünüzün artmasıyla gerçekleşmiş olur.

HİÇ DUYDUNUZ MU?

ANNE SÜTÜ BEBEĞİNİZİN İHTİYACINA GÖREDİR!!!

Anne sütü her bir bebeğin gereksinimine özeldir. Örneğin; bebeği prematür doğan anne ile bebeği miadında doğan bir annenin sütünün bileşimleri farklıdır. Bebeğiniz büyüdükçe sütünüz bebeğiniz için değişir ve o zamana göre özelleşir. Doğumu izleyen ilk 5-7. günde; ‘’kolostrum(ağız sütü)’’ salgılanır. Çok değerli ve özeldir. 7-15. günlerde; ‘’geçiş sütü’’ne dönüşür. Doğumdan sonraki 15. günden sonra üretilen süte ise ‘’olgun süt’’ adı verilir.

KOLOSTRUM

Gebelikte 12. haftadan itibaren üretilmeye başlar. Bu haftadan itibaren memelerden çok az miktarda salgılanabilir. Doğumdan sonraki ilk hafta süresince başka herhangi bir şeye gereksinim olmaksızın bebeğin beslenmesi için yeterli miktarda ve niteliktedir.

Özellikleri

  • Protein, şeker, yağ, mineraller, vitaminler ve maternal antikorlar içeren koyu sarı renkte ve olgun sütten daha koyu kıvamda bir maddedir. Sarı renk sütteki yüksek karoten düzeyine bağlıdır.
  • Kolostrum, olgun sütten daha yüksek protein, sodyum, potasyum ve klorid konsantrasyonuna sahiptir, ancak şeker, yağ ve kalori oranı daha düşüktür.
  • Kolostrumun ortalama enerji değeri 100 ml için 67 kcal enerji verebilecek özelliktedir.
  • Kolostrumda protein, yağda çözünen vitaminler ve mineraller geçiş sütü ve olgun sütte bulunandan daha yüksek konsantrasyondadır.
  • Kolostrum immünoglobülinlerden(bağışıklık sistemi ürünleri) oldukça zengindir ve hayatın ilk haftalarında yenidoğanı koruyan Ig G ve Ig A gibi immünolojik faktörleri içerir. Özellikle Ig A yenidoğanın gastrointestinal sistemini enfeksiyonlardan korur.
  • Günlük miktarı 30 ml olan kolostrum olgun sütten daha fazla antikor ve protein, düşük oranda şeker ve yağ içerir.
  • Kolostrum kolay sindirilir, sindirim kanalında normal bağırsak florasının oluşmasına yardım eder ve laksatif (bağırsaktaki atıkların atılımını kolaylaştıran) etkisi ile mekonyum (yenidoğanın dışkısına denir) geçişini kolaylaştırır.

GEÇİŞ SÜTÜ

Laktoz, yağ ve kalori içeriği kolostrumdan daha fazladır. Ancak immünoglobülin ve protein konsantrasyonu kolostrumdan azdır.

!!!DİKKAT EDİN BEBEĞİNİZİN BAĞIŞIKLIĞINI GÜÇLENDİRECEK FAKTÖRLERİN DÜZEYİ GÜN GEÇTİKÇE DÜŞÜYOR. BEBEĞİNİZİN GÜÇLENMESİ İÇİN SÜTÜNÜZDEN FAYDALANMASINI SAĞLAMALISINIZ!!!

Şimdi olgun süte bakalım;

OLGUN SÜT

Geçiş sütünün yerini alan süte denir. Olgun sütün bileşimi her bir beslenme ve laktasyon süresince değişir. Bebek emdikçe sütteki yağ içeriği artar. Emzirmenin başlangıcında depolanan mavi beyaz yağsız ön süt salgılanır. Emzirmenin sonunda ise son süt denilen bebeğe tokluk hissi veren yağdan zengin süt ise 7-10 dk sonra salgılanır. Bebeğin dengeli beslenip gereken düzeyde büyümeyi görmesi için yağdan zengin son sütü yeterince alması gerekir. Yani bebek tokluğu hissedip memeden ayrılmadan siz onu ayırmamalısınız. Olgun süt; %87,5 su, %4,8 karbonhidrat, %3,8 yağ ve %3,2 proteinlerden oluşur. Enerji değeri 100 ml de 75 kcal’dir.

Anne sütünde bulunan yağların büyük çoğunluğu doymamış yağ asitleridir. Ve doymamış yağ asitlerinin sindirimi kolaydır.

  • Lineolik asit içerir. Bebeğinize beyin ve sinir dokusu gelişimi için gereklidir. Anne sütü ve inek sütü karşılaştırıldığında anne sütü 8 kat daha fazla oranda içerir.
  • Lipaz içerir. Yağların sindiriminde etkilidir. Midenin daha çabuk boşalmasını sağlar.
  • Anne sütü kazeini az, laktalbumin-kazein oranı 60/40’tır. Bu oran anne sütünü daha sindirilebilir. Ve dışkıyı daha yumuşak yapar.
  • Whey proteinleri antiefektif maddeler içerir ve bebeği enfeksiyonlardan korumaya yardımcı olur.
  • Yenidoğanın doğduğu ortam anne karnına kıyasla steril olmayan ve yenidoğanın olgunlaşmamış bir immün sistemle bu ortamla başa çıkmakta zorlanacağı bir ortamdır. Anne sütü bu konuda bebeği destekler eksiklerini kapatacak özelliktedir.
  • Aktif lökositler, antikorlar, antibakteriyel ürünler ve bazı inhibitörler içerir. Koruyucu faktörler hem hücresel hem hümoral faktörlerdir. Bebeği enfeksiyonlara karşı koruyacak olan antikorlar olan IgA, IgG, IgM içerir. Ve bebeğin bağırsaklarında gelişen laktibasillus bifidus denilen özel bir bakterinin oluşmasını engeller.
  • Anne sütü bebeğin büyüme- gelişmesi için gerekli olan çinko, demir gibi mineraller ve çeşitli vitaminler açısından zengindir. Hem anne sütü hem de inek sütünde demir oranı düşük olmasına karşın anne sütündeki demir bağırsaklardan daha iyi emilir, demirden yaralanma anne sütünde daha fazladır. Anne sütündeki laktoferin denilen demir bağlayan faktör sayesinde ilk 6 ayda demir depoları boşalması ve demir eksikliği anemisi riski daha düşük olmaktadır.
  • Anne sütü ve inek sütü kıyaslandığında anne sütündeki protein ve mineral içeriği daha düşük fakat bebek için yeterlidir. Bunun bebeğe bir faydası da böreklerin solüt(eriyik) yükünü azaltmasıdır.
  • Anne sütünde karbonhidrat olarak en fazla laktoz bulunur. Ve kalsiyum nispeten düşük olmasına karşın laktozun etkisiyle yenidoğanda bağırsaktan kalsiyumun emilimi artar. Ve yenidoğanda kalsiyum eksikliği görülmez. Ayrıca laktozun etkisiyle yenidoğanın bağırsak florası da gelişir.

BEBEĞİ ANNE SÜTÜYLE BESLEMENİN ANNEYE VE BEBEĞE YARARLARI

BEBEĞE YARARLARI
  1. Bebeğin immün (bağışıklık) sisteminin gelişmesine katkı sağlarken immünolojik olarak koruma sağlar.
  2. Anne sütüne bakteri bulaşmamıştır ve sterildir.
  3. Annenin bağışık olduğu bazı hastalıklara (kızamıkçık, kızamık vb.) karşı bebeği korur.
  4. Anne sütünün bileşimi bebeğin ihtiyacına göre zamanla değişir.
  5. Anne sütünde bulunan laktoz şekeri kolay sindirildiğinden beyin gelişimi için gerekli şekeri kolaylıkla sağlar.
  6. Anne sütündeki protein kolay sindirilir. Ayrıca bebekte hücre gelişimi için gerekli olan protein dışı azot bileşiklerini de içerir.
  7. Anne sütündeki proteinlerin tipi bebek için daha idealdir ve inek sütüne göre daha az alerjik reaksiyona neden olur.
  8. Anne sütündeki prebiyotik ve probiyotikler sindirimi kolaylaştırır. Bebekte ishal ve kabızlığı önler.
  9. Emzirme esnasında anne-bebek ilişkisi kuvvetlenir. Bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur.
ANNEYE YARARLARI
  1. Anneden emzirme esnasında salgılanan oksitosin hormonu doğum sonrası rahmin kendini toplamasına eski haline dönmesine yardımcı olurken anneyi aşırı kan kaybından ve anemiden korur.
  2. Emziren annenin doğum sonrası kanama azalır ve adet döngüsünün geri dönmesi gecikir. Buna bağlı olarak annenin demir depoları korunur.
  3. Gebelik ve emziren kadınlarda osteoporoz daha az görülür.
  4. Emziren kadınlarda yumurtalık ve rahim kanseri riski daha düşüktür.
  5. Emziren kadınlarda menopoz öncesi dönemde meme kanseri riski düşüktür. Yani koruyucudur.
  6. Emziren kadınlarda kilo verme kolaylaşır. Anne emzirme esnasında enerji harcadığından ve süt üretimi için yağ dokusu harcandığı için daha kolay ağırlık kaybeder.
  7. Emzirme annenin annelik rollerine uyumu kolaylaştırırken annelik duygusunun güçlenmesini sağlar.
  8. Anne-bebek bağını güçlendirir.

Sağlıklı anneler ve bebekler, sağlıklı gelecek demektir. Keyifli okumalar dilerim.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.