Tip 1 Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

01.07.2019
A+
A-
Tip 1 Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Bu makalemde Tip 1 diyabet nedir ve Tip 1 diyabet tedavisi hakkında bilgiler aktaracağım. Halk diliyle şeker hastalığı, yani Diyabetes Mellitus (DM) insülinin salgılanmasında ya da salgılansa bile etkinliğindeki yetersizlikle gelişen karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasındaki bozukluğu tarif etmektedir. Yani bir metabolik hastalıktır. Tedavisini endokrinolog uzman hekimler düzenlemektedir.

Eskiden hastalığın başlama yaşına göre sınıflandırılır ve GENÇ TİP- ERİŞKİN TİP DİYABET diye sınıflandırılırdı. İlerleyen zaman içinde Tip 1(insülin bağımlı) – Tip 2(insülin bağımsız) diyabet olarak adlandırılmaya başlandı. Diyabeti anlayabilmek için asıl olan şey kökenini nereden aldığına bakmaktır. Diyabet kökenini Pankreas adı verilen organın işlevindeki bozukluktan alır.

Vücudumuz İçin Pankreas Nedir?

Pankreas, midenin arkasında yer alan bir organdır. Çeşitli hormonların salınımından sorumludur. Salgılanan bu hormonların temel işlevi kan glikozunu düzenlemektir. Pankreasta bulunan;

  • Alfa hücrelerinden glukagon salgılanır ve glukagon kan şekerimiz düştüğünde glikozun kandaki seviyesini normale getirmek üzere kan glikoz düzeyini yükseltmek için salgılanır.
  • Beta hücrelerinden insülin hormonu salgılanır ve insülin ise kan şekerimiz yükseldiğinde glikozun kandaki seviyesini normale döndürmek üzere kan glikoz düzeyini düşürmek için salgılanır.
  • Delta hücrelerinden insülin ve glukagon salınımını düzenleyen somatostatin hormonu salgılanır. Somatostatinin fazla salgılandığı durumlar ise büyüme hormonu olan Growth Hormonun salınımının baskılanmasına neden olur.

Anlaşılacağı üzere birinin eksikliği veya fazlası anormal çalışmayı gösterir. Diyabet de artık kontrolün dışardan sağlanması ve kişinin desteklenmesi gereken kronik bir hastalıktır. Kontrolü sağlandıktan sonra kronik hastalık taşıyan her birey yaşantısını normal bireylerden farksız geçirebilir. Durum çocuklar için biraz farklı olabilir. Çocukluk çağının en önemli pankreas endokrin bozukluğu Tip 1 DİYABETES MELLİTUS’tur. Yeni bir duruma adapte olması için ebeveynlerin de desteğiyle kronik bir hastalıkla başa çıkabilirler.

Tip 1 Diyabet Hangi Yaşlarda Ve Hangi Sıklıkta Görülür?

Tip 1 diyabet, çocukluk ve ergenlikte en sık görülen endokrin bozukluk olmasına karşın çocuk birey kilolu, obez ve fiziksel aktivitesi azalmışsa Tip 2 diyabet açısından risk altındadır. Tip 2 diyabet 8 yaş altı çocuklar dahil tüm yaş gruplarında görülebilir. Ancak Tip 1 diyabet, yaşamın her döneminde görülebilse de çoğunlukla 30 yaşın altında ortaya çıkar ve çocukluk çağı kronik hastalıkları içinde en sık görülen hastalıktır.

Yeni tanı konmuş Tip 1 diyabetlilerin %75’i 18 yaş altındadır. En sık görülme yaşı 7-15 yaşlarıdır. Bu yaşlarda sık görülmesinin nedeni okula başlamayla birlikte enfeksiyon ajanlara sık maruz kalmak, ergenlik döneminde salgılanan insülinin baskılanmasına sebep olan cinsiyet steroidleri ve büyüme hormonu salgılanmasındaki artış ve ergenlik dönemindeki ruhsal streslerin tetikleyici olmasıdır.

Tip 1 Diyabeti Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Genetik Faktörler: Hastalıkta tek bir gen değil birden fazla genin etkili olduğu tahmin ediliyor. Çünkü hastalık ülkeler arası ve ülke içinde bölgesel farklılıklar taşıyor. Genetiğin hastalığa etkisi olduğunu düşündüren bir başka kanıt da 6. Kromozom üzerinde Human Lökosit Antijenin (HLA) düzeyinin yüksek bulunmasından kaynaklanmaktadır.

Çevresel faktörler: Tip 1 diyabet artışında viral enfeksiyonlar (mesela kabakulak virüsü rubella koksaki ve enterovirüsler), beslenme, toksinler ve stres gibi çevresel etkenlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Anne sütüyle beslenen bebeklerde diyabet görülme sıklığı azken erken inek sütüne başlamak diyabeti tetikleyebildiği söylenmektedir.

Otoimmün faktörler: Otoimmün faktör demek vücudun kendi savunma sistemiyle ilgili olan anlamına gelmektedir.

  • Çevresel faktörler kişiyi etkiler,
  • T hücreleri uyarılmaya başlar (bağışıklık/immün sistemde etkili hücreler),
  • T hücreleri farklılaşıp harekete geçer,
  • Pankreastaki insülin salgılayan beta hücreleri yıkılır. (T hücreleri beta hücrelerini vücutta bulunan yabancı hücreler gibi algılar ve bu sağlıklı hücrelere saldırıp yıkımına neden olur, insülin salgılanamaz.)

[adinserter block=”1″]

Diyabet Nasıl Gelişir?

Aslında hastalık genel bir bakışla pankreastaki beta hücrelerinin herhangi bir nedenle harabiyetinden sonra gelişmeye başlar. Beta hücreleri yıkılmaya başladıktan sonra insülin üretimi azalır. Bir süre sonra insülin yetmezliği (insülinopeni) durumu oluşur. Eğer beta hücreleri normalden %10-20 yıkıma uğramışsa klinik bulgular görülmeye başlanır.

  • İLK BULGU; HİPERGLİSEMİ

Glikoz kandan vücut hücrelerine taşınamaz ve kan glikoz düzeyi yükselir.

İnsülin yeterince salgılanamazsa insülin karşıtı hormonlar (büyüme hormonu, kortizol ve glukagon) artış gösterir. Yani en anlaşılacak ifadeyle bu hormonlar adeta kendi kafasına göre iş yapmaya başlar. Hormonlar kendi sözünü geçirerek insülin direncini, proteinlerin yıkımını (proteliz), yağların yıkımını (lipoliz), glikozun kandaki seviyesini yükseltmeyi tetikleyen glikogenoliz ve glikoneogenezi arttırır. Bahsedilen bu olaylar kan glikoz düzeyinin yükselmesine etki eder.

  • KETONÜRİ/KETONEMİ

Lipoliz (yağ yıkımı) olayıyla yıkım ürünü olan keton cisimlerinin açığa çıkmasıyla ketonemi bulgular arasında yerini alır. Keton idrarla atılmaya başlayınca idrarda görülür.

  • GLİKOZÜRİ

Böbreğin belli maddeleri belli miktarda süzmek için bir eşik değeri vardır. Glikoz da 180 mg/dl aşınca süzülür. Hiperglisemiyle kandaki fazla olan glikoz böbreklerden süzülerek idrarla atılmaya başlar yani artık idrarda glikoz görülmeye başlanır.

  • POLİÜRİ

Glilozürinin tetiklediği bir durumdur. Böbrekler kolayca emilmeyen bazı maddeleri tutar. Suyun geri emilimi yapılmaz. Emilim yerine aşırı sıvı atılımı gerçekleşir.

  • POLİDİPSİ

Çok fazla susama ve su içme hissidir. Nedeni aşırı sıvı atılımı ve hücre yıkımları sonucu açığa çıkmış elektrolitler dengesizliğinden kaynaklanmaktadır.

[adinserter block=”1″]

  • POLİFAJİ

Aşırı enerji kaybı ve hücresel açlık sebebiyle açlık hissi, aşırı yeme isteği olur.

  • ZAYIFLAMA

Polifajiyle gelen yeme isteğine rağmen zayıflama görülür. Çünkü aşırı sıvı kaybı ve alınan besinlerin de depolanmamasıyla kilo kaybı artmaya başlar.

  • DİYABETİK KETOASİDOZ

İnsülin eksikliğinden kaynaklı olarak hücrelere glikoz taşınamaz dolayısıyla enerji kaynağı olarak kullanılmak üzere protein ve yağlar yıkıma uğramaya başlar. Yağların yıkımıyla keton cisimcikleri ve aseton gibi asidik maddelerin miktarı dolaşımda artış göstermeye başlar.

Normalde bu keton cisimleri kaslarda enerji olarak kullanılmaktadır. Eğer kişinin tedavi edilmeyen bir TİP 1 DM’si varsa kaslarda kullanılandan yani ihtiyaçtan çok fazla ketoasitler vücutta birikmeye başlar. Bu duruma Diyabetik Ketoasidoz adı veriyoruz.

  • KUSSMAULL SOLUNUM

Metabolik asidoz ilk aşamada vücutta solunum yoluyla tolere edilmeye çalışılır. Vücut hiperventilasyon dediğimiz şekilde yani hızlı hızlı ve yüzeyel nefesler alıyordur. Bu şekilde vücuttaki aşırı karbondioksit atılmaya çalışılır. Kandaki artmış aseton sebebiyle de kişinin nefesi aseton kokar.

Tip 1 Diyabet Klinik Bulguları

Okul öncesi çocuklarda hastalık daha agresif seyrederken ergenlerde daha yavaş seyretmektedir. Çocuk ve ergenlerde Tip 1 diyabetin en sık başvuru semptomları poliüri, polidipsi, polifaji, dehidratasyon bulguları (sıvı kaybına bağlı), kilo kaybı, halsizlik ve yorgunluktur. Bulgular hafif seyrettiği için aile bunları fark etmeyebilir.

  • Bazen idrar kontrolü kazanmış bir çocuk gece yatağını ıslatabilir.
  • Metabolik bozukluk ilerlediği zamanda da kussmaull solunum, ağızda aseton kokusu, karın ağrısı, kusma, ağır dehidratasyon, bilinç bulanıklığı ve koma görülebilir. Bütün bu sayılanlar tedavi edilmeyip ilerlediği takdirde görülür.
  • Pubertal dönemdeki kız çocuklarında diyabete bağlı olarak mantar enfeksiyonu kolaylıkla geliştiğinden vajinit sık görülebilmektedir.
  • Deri enfeksiyonları ve kandida enfeksiyonlarına yatkınlıkta artmaktadır.

Diyabet Nasıl Tanılanır?

[adinserter block=”1″]

Diyabetin temel tanı kriterleri laboratuvar bulgularına dayanır;

  1. Diyabete özgü semptomlara ek olarak günün herhangi bir saatindeki ölçülen kan glikoz düzeyinin 200 mg/dl den yüksek olması,
  2. Açlık kan glikoz değerinin 126 mg/dl den yüksek olması (açlıktan kasıt en az 8 saat boyunca kalori alınmamış olması),
  3. OGTT(Oral Glikoz Tolerans Testi) 2. saat değerinin 200 mg/dl den yüksek olması.

Bahsedilen testler yapılmadan önce sonucu etkileyip glikoz toleransını bozacak ya da yükseltecek ilaçlar kesilmelidir. Kan ve idrardaki keton sonucunu pozitif verebilir. Ayrıca, diyabet ön tanısında araştırılan hipergliseminin süresi, tedaviye başlama kararında ve izleminde hemoglobin A1c adı verilen önemli bir parametre bulunmaktadır. Diyabetik olmayan çocuklarda normal HbA1c 1.8-4.0 arasındadır. Miktar 8’in üzerine çıkmış olması aşırı kan glikoz düzeyini göstermektedir. HbA1c geçmiş 2-3 aylık ortalama glikoz değerini yansıtmakta olup diyabet komplikasyonlarının gelişme riskini takip etmek açısından önemli bir göstergedir.

Tip 1 Diyabet Tedavisi

Çocuklarda tedavinin temel amacı normal büyüme ve gelişmeyi sağlamak, yaşa uygun yaşam biçimini düzenlemek ve sürdürmek, kısa ve uzun dönem görülen komplikasyonları önlemek ve hastalıkla olumlu baş etme becerisini çocuğa kazandırıp kendi tedavisine katılmasını sağlamaktır.

Tedavide; insülin tedavisi, beslenme, egzersiz, glisemik kontrolün izlemi ve hastalık durumlarında yaklaşımı içerir.

  • İnsülin Tedavisi

Ağır insülin eksikliği ile seyreden ve yaşamsal fonksiyonların sürdürülebilmesi için insülin kullanılması zorunlu olan metabolik bir hastalıktır. Bu tip diyabette yeterli insülin üretilemediğinden kişi yaşamı sürdürmek için dışarıdan verilecek insülin tedavisine bağımlıdır. Bu noktada hekiminize ve vereceği tedaviye tam olarak güvenmelisiniz. Çünkü insülin tedavisi kişiye göre düzenlenmelidir. İnsülinin farklı tipleri ve etki yönünden farklılıkları bulunduğundan ve insülin tedavisinin hipoglisemi, insülin alerjisi, insülin direnci, sabah hiperglisemileri ve insülin ödemi gibi komplikasyonları olabileceğinden dolayı hekiminizin verdiği takip üzerine kontrollerinize özen göstermelisiniz.

  • Kan Glikoz Takibi

Çok önceki zamanlarda glikoz takibi idrar testiyle yapılmaktaydı. Ancak idrar glikoz testi, insülin dozuna karar vermek ya da başarılı tedavi için sayısal veri sağlayamamaktaydı. Bu nedenle evde kan glikoz takibinin (EKGT) yapılması, insülin tedavisinde yakın glikoz kontrolünü, ek insülin kullanımını düzenlemeyi, hiperglisemiyi önlemeyi ve kişilere öz yönetim becerisi kazanmalarını sağlaması açısında da daha güvenilir daha kullanışlı bir seçenek olmaktadır.

  • Beslenme / Diyet Tedavisi

Şu cümleyle başlamak çok doğru olacak. Öncelikle her bireye özgü bir diyet tedavisi düzenlenmelidir. Açıklaması oldukça basit; kişilerin vücut yapısından tutun sosyoekonomik yaşantısından yaşam şeklinden beslenirken yöresel lezzetlerden sevdiklerinden sevmediklerinden ve sayamadığım birçok yönden farklılıkları var. Bu nedenle size, sizin için hazırlanacak bir diyet listesi beslenme saatleri bedeninizin ihtiyaç duyduğu vitamin minerallerine kalorisini düzenleyecek profesyonelce işini yapan bir diyetisyenden destek almalısınız.

Tıbbi Beslenme Tedavisinin Amacı Nedir?

[adinserter block=”1″]

  • Kişinin veya çocuğun yaşı, cinsiyeti, ağırlığı, beslenme alışkanlıkları ve aktivitesine uygun bir beslenme planıyla büyüme ve gelişmeyi sürdürmek,
  • Sağlıklı besin seçimi ve fiziksel aktivite ile sağlığı iyileştirmek,
  • Kan glikoz düzeylerinin normale yakın sınırlar içerisinde olmasını sağlamak,
  • Kan lipid düzeylerini normal sınırlar içerisinde tutmak,
  • Yaşına uygun vücut ağırlığını koruyarak kilo kaybı ve obeziteyi önlemek,
  • Diyabetin akut metabolik komplikasyonlarını (diyabeti ketoasidoz, hipoglisemi, enfeksiyon, büyüme geriliği vb.) ve kronik komplikasyonlarını (mikro ve makrovasküler değişiklikler) önlemek,
  • Kişinin yaşam kalitesini yükseltmektir.

Bu Amaçla Neler Planlanmalıdır?

Uygun ana ve ara öğün planlanması:

  • Diyette karbonhidrat, yağ ve proteinlerin dengesini sağlamak,
  • Egzersizler süresince eke besin sağlamak,
  • Hipoglisemiyi önlemek için öğünlerin düzenli olmasını sağlamak,
  • Hiperglisemiyi önlemek için yüksek şekerli yiyeceklerden kaçınmak.

Uygun insülin rejimi ve fiziksel egzersiz programı uygulanması:

  • Yemeklerden önce planlanan insülini uygulamak,
  • Fazla besin alındığında insülin dozu ya da egzersiz düzeyini arttırmak,
  • Aşırı egzersiz sırasında insülin dozunu azaltmak.
Tip 1 Diyabette Egzersiz

Egzersiz, Tip 1 diyabetin yönetiminde önemli rol oynar. Kan glikozunu düşürmede insülinin etkisini destekler. Düzenli aktivite ve egzersiz dokularda glikoz kullanımını arttırır, metabolik kontrolünü destekler ve hasta kendisini daha iyi hisseder. Bazı hastalarda yüksek düzeyde aktivite, daha fazla yemek ya da az insülin almayı sağlayabilir.

Ne yaparsanız yapın ama kontrollü bir diyabet istiyorsanız hekiminizin önerileri dışına çıkmayın. Bazen yapacağınız küçük tatlı kaçamaklar tadınızı kaçırmasın. Diyabet, sakinleştirmek için yalnızca diyetinize dikkat etmek demek değildir. Önerilen insülin tedavisi, kan glikoz takibi, beslenme ve egzersiz artık sizin yaşam şekliniz olacak, uyum sağlayın.

Diyabete Hangi Doktor Bakar?

[adinserter block=”1″]

Diyabete hangi doktor bakar, şeker hastalığına hangi doktor bakar, diyabete hangi bölüm bakar ve şeker hastalığına hangi bölüm bakar gibi konular da diyabetli hastaların sıklıkla merak ettiği bir konudur. Diyabet için dahiliye bölümünün alt dalı olan Endokronoloji bölümünden randevu almak gereklidir. İnsülin direncine hangi bölüm bakar sorusunun cevabı da Endokronoloji bölümüdür.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 3 YORUM
  1. Hacı Şimşek dedi ki:

    Zeynep Hanım ; Yazıdıklarınızı İyicene okuyup inceledim. gerçekten çok yararlı hususları gördüm. Zevkle okudum ve faydalı gördüm. Bundan böyle hep okumaya ve takip etmeye devam edeceğim. Elinize ve emeğinize sağlık diyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum. Sağlıcakla kalın. ..👍

  2. Hacı Şimşek dedi ki:

    Mükemmel güzel açıklamalarda bulunmuş ve faydalı konulara deyininilmiş. Zevkle okudum ve çok yararlı gördüm. Çok teşekkür ederim selamlar. 👍

  3. Hacı Şimşek dedi ki:

    Harika açıklamalarda bulunulmuş. Büyük bir zevkle okudum. Takip etmeye devam. .sağlık ve sıhhatler diliyorum…sevgilerimle